Siirt’te 1996 yılından bu yana çok sayıda vali görev yaptı. Her birinin kendine özgü bir yönetim anlayışı, halkla kurduğu ilişki biçimi ve iz bırakma şekli vardı. Kimi halkın valisi oldu, kimi ise halktan uzak bir idare tarzını tercih etti. Ancak biz, yıllardır bu şehirde yaşayanlar ve valilik çalışanları olarak şunu gördük: “Halkın valisi, makamda oturmayı değil, halkın arasında olmayı seçen kişidir.”
Halkın valisi; şatafattan uzak, halkın derdini dinleyen, çayhanede vatandaşla oturup sohbet eden, sokaklarda dolaşmaktan çekinmeyen insandır. O, devletin ciddiyetini korurken aynı zamanda insanın sıcaklığını da yansıtan yöneticidir.
Görev yaptığı dönemde Vali Mehmet Süer, devlet ciddiyetini koruyan, kurumsal disiplini önceleyen bir yönetim anlayışı sergiledi. Belki halkla çok iç içe bir profil çizmese de, görevine duyduğu sorumluluk ve devlet düzenine bağlılığıyla öne çıktı. Her valinin yönetim tarzı farklıdır; onun tarzı da daha çok sistemli ve resmî bir duruş üzerine kuruluydu.
Sonrasında Siirt’in tarihinde özel bir yere sahip olan, nam-ı diğer “Uçan Vali” Nuri Okutan geldi. Siirt fıstığını markalaştıran, üretimi canlandıran, yerel kalkınmayı teşvik eden bu vali, hem enerjisiyle hem de çalışkanlığıyla kentin kaderine dokundu. “Devlet memuru” olmanın hakkını veren, görev bilinciyle hareket eden valilerden biriydi.
Yine Musa Çolak ve Hüseyin Avni Mutlu gibi isimler de görev yaptıkları dönemde halkın takdirini kazanmış, devletle vatandaş arasındaki bağı güçlendirmiş yöneticiler olarak anılır. Ancak bu şehir bir ismi hâlâ unutmadı: Ali Fuat Atik.
Vali Ali Fuat Atik, Siirt’te adeta “efsane vali” olarak hatırlanır. Çünkü o, sadece bir yönetici değil, halkın içinden bir insandı. Sokakta yürürken yanına gelen herkesle selamlaşır, derdini anlatan vatandaşın gözünün içine bakarak dinlerdi. Onun en büyük hayali, Siirt’in öz evladı olan YSE Spor ruhunu yeniden canlandırmaktı. Ve gerçekten başardı. Olmayan bir takımı kurdu, destekledi, sahaya çıkardı ve o takıma yeniden ruh kazandırdı. Bu çaba bile onun halkın gönlünde özel bir yer edinmesine yetti. Çünkü eser bırakan unutulmaz.
Diğer valiler arasında değinmek istediklerim elbette var, ancak eser bırakmayan anılmaz. Halkın hafızasında yer edinmek için yalnızca koltukta oturmak yetmez; iz bırakmak gerekir.
Bugünün Valisi: Dr. Kemal Kızılkaya
Ve şimdi gelelim günümüzün valisine: Dr. Kemal Kızılkaya.
Bir toplantıda kendisine şunu söylemiştim: “Valim, yükünüz çok ağır.”
Neden mi?
Çünkü halk arasında konuşulan şu söz, her şeyi anlatıyor:
“Bu vali kul hakkı yemez ve yedirmez.”
İşte tam da bu yüzden yükü ağır. Çünkü dürüst olmak, bu topraklarda bazen kolay değildir. Dürüst idareci, yalnız kalır; doğruyu söylediğinde kimi zaman rahatsızlık verir. Ama halk, bu tür yöneticiyi kalbinde taşır.
Dr. Kemal Kızılkaya da o dürüst valilerden biri. Göreve geldiği günden bu yana, devletin kendi imkânlarıyla kurduğu asfalt plentiyle hiçbir ihaleye gerek kalmadan, kimseye çıkar sağlamadan, bütün köy yollarını asfaltla buluşturdu. Bu, sadece bir altyapı çalışması değil; kamu kaynaklarının doğru, şeffaf ve adil kullanılmasının en güzel örneğidir. Siirt’te bir asırda yapılan 100 km’lik BSK yolu, ekip ruhuyla bir yılda 102 km. sıcak bitümlü yolu halkın hizmetine sundu. Kırsalda yaşayan vatandaşların takdirini kazandı.
Evet, belki herkes tarafından sevilmiyor, çünkü ” Meyve Veren Ağaç Taşlanır” ama bu bazen iyi bir işaret olur. dürüst yöneticiler herkesin çıkarına dokunur.
Siirt’in dününden bugününe baktığımızda şunu açıkça görebiliyoruz:
Her vali bir iz bırakır ama bazı valiler bir ruh bırakır.
Ve bugün, dürüstlüğüyle, halkla kurduğu gönül bağıyla, kendi imkânlarıyla gerçekleştirdiği hizmetlerle Dr. Kemal Kızılkaya, o ruhu yaşatan valilerden biri olarak tarihe geçmeye adaydır.
Siirt’in her zaman böyle yöneticilere ihtiyacı var. Çünkü bu şehir, dürüst, çalışkan ve halkın içinden gelen valilerle büyüyor.
Saygılarımla..
