Terminal binaları, bir havalimanının vitrinidir. Yolcu akışını yönetir, konfor sağlar ve ilk izlenimi oluşturur. Ancak, bir havalimanı için bu yapılar, bir tiyatro sahnesine benzetilebilir. Sahne ne kadar görkemli olursa olsun, başrol oyuncuları (yani uçaklar) sahneye çıkamıyorsa, gösteri gerçekleşmez.
Siirt örneğinde, yenilenen terminal binaları, hizmetin temel bileşenleri (güvenli ve sürekli uçuş) sağlanmadığı sürece sadece lüks bir bekleme odası görevi görecektir. Yolcular, modern terminalde daha konforlu beklerken, yine de uçuşlarının iptal edildiği veya Batman’a yönlendirildiği gerçeğiyle yüzleşmeye devam edeceklerdir.
Siirt Havalimanı’nın modernizasyonu, bölge halkı için elbette önemlidir. Ancak bu proje, havacılık altyapısında önceliklerin doğru belirlenmesi gerektiğini gösteren çarpıcı bir örnektir. Siirt’in ihtiyacı olan şey, estetik değil, operasyonel güvenilirliktir. Terminal ne kadar modern olursa olsun, zorlu hava koşullarında dahi uçuş sürekliliğini garanti altına alacak pist iyileştirmeleri ve navigasyon teknolojileri devreye alınmadıkça, havalimanı potansiyelinin çok altında kalmaya devam edecek ve yolcuların mağduriyeti sürecektir.
İstikrarlı uçuşlar sağlandığında, modern terminal binaları bu hizmeti mükemmel bir şekilde tamamlayacaktır. Aksi takdirde, bu yatırımlar, temel sorunun göz ardı edildiği bir öncelik hatası olarak tarihe geçebilir.
